Bu sitedeki yazıların Harun D.'ye ait olduğu ve özel izinle kullanıldığını belirtelim.
Niye İstemiyorlar?
Bu hafta işlerimin yoğunluğuyla emailların yoğunluğu birleşince emailım biraz gecikti. Aslında sana her hafta birden fazla email göndermek istiyorum fakat maalesef şimdilik istediğim gibi olmuyor (hesabıma göre ortalama her 7 dakikada 1 email alıyorum. Email kutumdaki emailların sayısına en son baktığımdaı 2321’di. Ki bu hepsini yanıtlamaya çalışmama rağmen) Sana çok sık yazamadığım için bu hafta daha faydalı olacağını düşündüğüm bir şeyler yapayım istedim. Bunun için bir kaç gündür bana gelen emaillara göz atıyorum ve aralarından en sık sorulan soruları bulup yanıtlamaya karar verdim.
Şimdi sorularımıza gelelim. Vakit bulabilirsem, bu tarz soru cevapları önümüzdeki günlerde daha sık yapmaya çalışacağım. Yanıtlamak istediğim o kadar soru var ki!
“öncelikle teşekkür ediyorum size hocam…bize öğrettikleriniz için. mesela geçen mailinizde söylediğiniz saat sormayı uyguladım birkaç defa ve hiç olumsuz bir tepki almadım. sorduğum kızlar ne güzel cevap verdi. bende işte saati diyelim öğlen vakti mi sordum kıza işte saatin kaç olduğunu söyledikten sonra kıza benim saat sabah 6 da kalmış ta diyordum mahsustan, kız gülüyordu mesela…kızlara birşeyler sormak ve çekinmemek konusunda ilk adımı atmış olduk…tşk. Benim hoşlandığım ve konuştuğum bi kız var ama kız tututturmuş biz arkadaşız sana sevgili gözüyle bakamam, böyle yapacaksan görüşmeyelim diyor..ama görüşmeyide kesmiyor mesajlaşıyoruz öyle..ama teklifime hep hayır diyor. bi sevgilisi de yok..neden hayır diyor anlamıyorum..fazla yüzümüzü göremediğimiz için olabilirmi acaba..telefon mesaj msn ile konuşuyoruz ancak… Ne yapmlalıyım sizden bi cevap bekliyorum…..ayrıca kimseyede bahsetmeyecem sizden merak etmeyin ”
İşte bu kadar!..
Kızlarla ilk konuşma denemelerine giriştiğim günlerde (Jack’le daha yeni yeni tanışıyorken) yanlarına gittiğimde kızgın, ters bir ifadeye bürüneceklerine, bana başlarından gitmemi söyleyeceklerine inanırdım. Sırf bu yüzden beğendiğim bir sürü kızın yanımdan geçip gitmelerine göz yumardım ve sonrasında yine tanışamadım diye kendimi yerdim. Hatta ilk zamanlarda Jack “Hadi Harun git kızın yanına” dediğinde, “Jack, kız bana bakıp gülümsüyor olsa giderdim. Kızın benden haberi yok” dediğim çok olmuştur…
Zamanla fark ettim ki, aslında kızların da erkeklerden pek farkı yok. Çoğu mutsuzlar ve hayatlarına renk katacak, eğlenceli, hayatın tadını çıkaran, lider ruhlu birinin yanında olmak ve onun sayesinde hayattan zevk almaya başlamak istiyorlar. Bunu fark ettiğimde kızlara yaklaşırkenki bakış açım tamamen değişti.
Şimdi bu emailı çok uzatmak istemiyorum, ama bunu fark ettiğim olay gerçekten çok ilginçti. Bir ara o olayla ilgili ayrı bir email yazarım.
Neticede eğer dışarıdan bakıldığında kendine özen gösteren, temiz ve duruşuyla hayattan keyif alan, mutlu ve eğlenceli bir erkek imajı çiziyorsan (kendine güvensiz sıkıcı bir tip gibi görünmektense) yanına yaklaşacağın çoğu insan sana beklediğinden çok daha olumlu tepki verecek, hatta içten içe onlarla konuşmanı isteyecektir. Çünkü aslında çoğu insan hayatına ihtiyaç duydukları ışığı getirecek bir yenilik bekliyor. Tabii dışarıya yansıttığın bu imajı kızla iletişime girdiğin zaman da sürdürebilmen kızın seni sevgili olarak hayal etmesiyle etmemesi arasındaki farkı yaratabilir.
Ki bu da meseleyi ikinci soruna getiriyor.
Sen bu kızla konuşmaya başlamışsın ve muhtemelen onun senden etkilenmesini sağlayacak biçimde hareket etmek yerine, ondan hoşlandığını hemen belli etme ve “ben seni arkadaş olarak görüyorum” dediğinde ısrar etme yoluna gitmişsin.
Aynı hatayı ben de yıllarca yaptım. Hatta Melis’le durumum buna çok benziyordu. Ben duyguları değişir umuduyla hep yanındaydım ve ara sıra ondan hoşlandığımı, eğer çıkmak isterse çıkabileceğimizi dile getiriyordum. Bir umuttur yaşatan insanı, değil mi?
Sana Melis’le alakalı başımdan geçen ilginç bir olay anlatayım.
Melis’le yaşadığım hezimetten yıllar sonraydı. Bir akşam iş çıkışı Beşiktaş’tan vapura atlayıp Kadıköy’e geçmiştim. Evime gidebilmek için Bostancı Dolmuş sırasında bekliyordum. Sıra belki de 2 km uzunluğundaydı ve dolmuş gelmediği için bitecek gibi de görünmüyordu. Ben de sıkılmamak için yakınlardaki bir kızla sohbet etmeye karar verdim. Arkamdaki kız somurtkanın birine benziyordu, onunla konuşmak istemedim. Önümdeki iki kadınsa belli ki bir şeye üzgünlerdi ve aralarına dalıp rahatsız anlarında onları daha da rahatsız etmek istemedim. Derken bu kadınlardan sonra gelen ilk kızı aramaya başladım. Arada 3-4 tane erkek vardı ve ondan sonra bir kız vardı. Neyse, tam kızın yanına gidiyordum ki…
Bir de ne göreyim? Ben bu kızı bir yerlerden hatırlıyorum…
Bu kız yıllar önce ona sırılsıklam aşıkken gözümün önünde başka bir erkekle çıkan Melis’in ta kendisi!
Hemen yanına gittim ve “Melis? Senin burada ne işin var?” diye sordum. Son bıraktığımda Avrupa Yakası’nda oturuyordu. Beni görünce o da epey şaşırdı. Üniversiteyi bitirince Anadolu Yakası’na taşınmış ve artık kendi evinde yaşıyormuş.
Derken sohbete başladık. Okulumuzdan, işimizden, arada yaptıklarımızdan, gittiğimiz tatillerden bir sürü şeyden konuşuyorduk. Muhabbet ilerledikçe bir şey fark etmeye başladım: Melis bana benden hoşlandığının sinyallerini veriyordu. Nereden anladın bunu dersen, benimle konuşurken gözlerinin içi parlıyor, bir yandan konuşurken bir yandan makyajını tazelemekle uğraşıyor, bir yandan da ikide bir “Harun, sen ne kadar değişmişsin ya” deyip duruyordu.
Bu arada, dolmuşumuzun sırası geldi ve beraber dolmuşa bindik. Sohbetimiz o kadar keyifli ve eğlenceliydi ki (bunu yapabilmemde yıllar içerisinde öğrendiklerim çok yardımcı oluyordu), Melis bana o akşam için bir planım olup olmadığını ve dışarıda bir yerlerde kahve içmek isteyip istemediğimi sordu. Benim de yapacak bir şeyim yoktu ve “Okey” dedim. Dolmuştan beraber indik ve bir cafede oturup sohbeti devam ettirdik.
Uzun lafın kısası, Melis bana yeni evinin çok güzel olduğundan ve kesinlikle görmem gerektiğinden bahsetti. Kısacası beni eve davet ediyordu. Maalesef şöyle bir detay vardı: Benim o dönemde Melis’ten bir kaç kat daha güzel ve gerçekten sevdiğim bir kız arkadaşım vardı. Ayrıca artık Melis’ten daha iyisini hakettiğimi biliyordum. Onun için o akşam Melis’le bir şeyler yaşamadım.
Şimdi başımdan geçen bu olaydan çıkarman gereken derslerin bir kısmını zannediyorum ki sen çıkarmışsındır, ama önemli olan bir iki tanesini hemen sana söylemek istiyorum:
1- Seçeneklerin olursa, rahat olursan ve karşındaki insan seninleyken keyifli vakit geçiriyorsa, seninle beraber olmak isteyecektir. Şu an seçeneklerin olsa da olmasa da, seçeneklerin varmış gibi davranmalı, bir kız hoşuna gitmeyen şeyler yapıyorsa ya da sana naz yapıyorsa, çekip gidebileceğini ve başka kızlarla beraber olabileceğini karşı tarafa fark ettirmelisin. Yani kısacası değeri sadece karşındakine değil, kendine de vermelisin. Seni kaybedebileceğini bilmeli. Bunun için ona artık arkadaş kalmanızın daha mantıklı olduğunu söyle ve son bir kaç haftada öğrendiklerinle yeni kızlarla tanışmaya, çıkmaya başlayıp sonra bu kızlarla beraberken onu da yanınıza çağır (ya da bir şekilde sendeki bu değişimin onun kulağına gitmesini sağla). Olacak olan, senin değişimin karşısında şaşırması ve “Ben ne yaptım? Baksana, diğer kızlar bu çocuktan hoşlanıyor, galiba büyük bir şans teptim” deyip değerini anlaması olacaktır.
2- Karşı tarafı ikna etmek gibi bir mantıktan dışarı çıkmalısın. Dikkat ettiysen Melis’le aramızda geçen bu olayda ben Melis’i etkilemek için hiçbir şey yapmadım. O benden etkilendi ve adım atabilmem için bana fırsatlar sundu. Tabii ki bazı kilit noktalarda adım atma görevi bir erkek olarak senindir, ama bu adımlara geçmeden önce kız senden hoşlanmaya başlamalı.
3- Sakın istediğin kızı elde etmek için benim gibi aradan 10 yıl geçmesini bekleme .
Beni durumundan haberdar et.
Şimdi bir diğer soruya geçelim:
“Öncelikle yardımlarınız için çok teşekkürler. Yıllardır böyle bir şey arıyordum. Açıkçası çok faydalı bir uygulama. Dediklerinizi harfiyen uygulamaya çalışıyorum. Tabii benimde bir kaç tane sıkıntım oldu. Önceleri sarışın, esmer bombaların hep güzel erkeklerle arkadaşlık kurduğunu düşünürdüm. Fakat kendime çeki düzen verdikten sonra, dediklerinizi uygulamaya koyduktan sonra, dışarı çıkıp şöyle güzel kızlara bir göz attığımda; onların hep çirkin erkeklerle dolaştığını gördüm. Açıkçası bu benim moralimi bozuyor. Acaba ben mi bir yerde yanlış yapıyorum? Tekrardan yapmış olduğunuz uygulama için teşekkürler.”
Yukarıda Melis’le ilgili yazdığım yazıdan tahmin ediyorum sen de bir takım bilgiler edinmişsindir.
Sadece yakışıklı, ünlü, zengin erkeklerin kızlara sahip olduğuna inanırken, bir anda hilkat garibesi, boyu posu, parası olmayan, kilolu ve hatta yaşlı adamların en güzel kızları kollarına taktıklarını, ortalıkta bir sürü daha yakışıklı, temiz kalpli, iyi karakterli adam varken kızların onları istediğini fark etmek rahatsız edici bir durumdur. Bunu ben de zamanında yaşadım. Bugünkü yazıma bunun için “Niye İstemiyorlar?” diye başladım.
Moralini böyle bir şey için kesinlikle bozmamalısın. Hatta bu sana moral vermeli, çünkü görüntün nasıl olursa olsun en güzel kızlara sahip olma ve onları mutlu etme şansına sahipsin demek oluyor bu.
Sokağa çıkıp sorsak 10 erkekten 9’u, tipin, ağzı laf yapıyor olmanın, boyun posun ve paranın ne kadar önemli olduğunu söyler. Bunun şu anda bizim için ne kadar büyük bir avantaj olduğunu görebiliyorsun değil mi? Çünkü insanlar ancak inandıklarının sınırları kadar sonuçlar alabilirler. Daha iyi anlaman için şöyle söyleyeyim, bu arkadaşlar tipleri iyi değil ya da boyları uzun değil diye en güzel kızların yanına yaklaşmayı akıllarından bile geçirmezler. Neyse ki grubumuz bu anlamda artık önemli bazı bilgilere sahip.
Bu kızları kollarına takan çirkin arkadaşlardan bir şeyler öğrenmek istiyorsan sana ilginç bir egzersiz vereceğim:
Bu adamları gördüğünde, kendini birkaç saniyeliğine yanında duran güzel kızın yerine koy. Ve adama kızın baktığı gözden bak. Sonra düşünmeye başla:
Bu adam bu kız için neleri temsil ediyor? Kız onunlayken hangi hisleri yaşıyor? Aralarında nasıl bir bağ var? Sence ne kadar kuvvetli? Bunu kızın ona bakışlarından anlayabilirsin. Kız onun yanında havalı bir manken gibi mi duruyor yoksa ona gerçekten hayran ve ona baktığında gözleri mi parlıyor?
Kızlar üzerinde bu tarz etkileri yaratabilmen için onlar için en önemli şeyin senin yanında nasıl hissettikleri olduğunu anlaman gerekir. Ve bu güzel kızlar için de hiç farklı değildir. Onların uzaydan geldiklerini zannetme. Onlar da sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı olan insanlar. Tek problemleri görüntülerinden dolayı herkesin onlara fazla iyi davranması ve bu yüzden de hep bir maskeyle dolaşmak zorunda kalıyorlar.
Mesela, bir kızın yanına 2 adam koyalım. Bunlardan birisi kızlarla sohbet etmek için ölüp biten, devamlı onları sohbete zorlayan, ama konuşurken günlük konulardan sıkıcı sohbetler eden, karşı tarafa kesinlikle keyif vermeyen bir tip olsun. İkinci adamsa, kızla konuşup konuşmamayı çok dert etmeyen, ama konuşmaya başlayınca kızın güldüğü, eğlendiği, keyifli konuşmalar yapan, başından geçen olayları karşı tarafın kulak kesilip dinleyebileceği kadar heyecanlı ve duygu dolu anlatan bir tip olsun.
Sence bu kız bu erkeklerden hangisiyle tekrar bir araya gelmek isteyecektir? Cevabı sana bırakıyorum.
Demek istediğimi anlıyorsun değil mi? İşte tam olarak bunun için en güzel kızlarla beraber olmak için mükemmel bir tipe ihtiyacın yok. Tek yapman gereken karşı tarafa keyifli duygular yaşatmak.
Sana bir de ödev vereyim. Eğer kızlarla konuşurken, senin yanında olmak istememelerinden ya da seninle konuşmaktan kaçmaları gibi durumlardan muzdaripsen, önüne bir kağıt al ve bugüne kadar kızlarla konuşmalarında karşındaki kıza nasıl hisler yaşattığını gözlemleyip (zihninde) kağıda not et. Eğer bu hisler aklına gelmiyorsa, bir daha bir kızla konuştuğunda, karşı taraf üzerinde nasıl hisler oluşturduğuna dikkat etmeye başla.
Bir sonraki adım, seninleyken nasıl hisler hissetmesini istediğine karar vermek. En temelini ben sana söyleyeyim: Eğlence.
Karşımdaki insanda eğlence hissini yaratmak için kendimi geliştirmeye başladığım ilk zamanlarda, evde aynanın karşısına geçerdim ve başımdan geçen güzel olayları mümkün olan en eğlenceli şekilde anlatma denemeleri yapardım. Bunu 4-5 tane olay için yapabilirsen karşı tarafla konuşurken bu hikayeleri kullanabilirsin. Böyle bir çalışmanın etkisi kızla konuşurken bir şeyleri ne kadar iyi anlatabildiğini görüp moralinin tavan yapması ve keyifle konuşabilmeye devam etmendir.
Bu egzersizi uygula ve beni gelişmelerden haberdar et. Başarı hikayelerini bekliyor olacağım.
Tekrar görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak.
Harun D.
SosyalBeceriler.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder