Özellikle
ilk yakınlaşma sürecinde çoğu kişinin düştüğü bir tuzak var. Bir kızdan
hoşlandığında onunla birlikte daha fazla zaman geçirmek istersin. Bu
çok doğal, ama araştırmalar bu konuda çok dikkatli davranmamız
gerektiğini ortaya koyuyor.
Burada iki farklı mekanizma var.
Birincisi: İnsanlar sık görüştükleri kişilere karşı yakınlık hissediyorlar.
İkincisi: İnsanlar birlikte çok fazla zaman geçirdikleri kişilere karşı ilgi ve meraklarını kaybediyorlar.
Birinci
mekanizma, hoşlandığın kızla sık sık aynı ortamda olman gerektiği
sonucunu doğuruyor. Böylece, onun birlikteyken rahat olduğu, kendisini
yakın hissettiği biri olabilirsin. Tabii ki birlikte geçirdiğiniz
zamanlarda keyifli sohbetler edebiliyor ve doğru hamleleri yapıyor olman
şartıyla.
İkinci
mekanizma ise, onun sana “doymasına” izin vermemen gerektiğini
gösteriyor. Her zaman için tamamen tüketmediği biri olarak kalmalısın.
Bu
iki mekanizmayı dengelemek için, sık görüşmeyi ama görüşmeleri
gereğinden fazla uzun tutmamayı tercih etmelisin. Her zaman için ona
sende “keşfedilecek yeni bir şeyler” olduğunu düşünme fırsatı
vermelisin. Onunla geçirdiğiniz ortak zamanın dışında da bir “sen”
olduğunu fark etmesini ve merak etmesini sağlamalısın.
Bunun en iyi yolu, gerçekten hayatında başka şeylerle de samimi olarak ilgilenmektir.
Bunun
için şimdi oturup hayatında yapmak istediklerin, yapmayı sevdiğin
şeyler ve hedeflerin hakkında düşünmeni istiyorum. Kızla durumun ne
olursa olsun bu alanların üzerinde düşünüp çalışmaya başlamalısın. Çünkü
hayatta hedefleri, meşguliyetleri olmayan insanların diğer insanlara
verecek pek bir şeyi yoktur.
Bunu
zamanında kendi hayatımda da gözlemlemiştim. Bizim durumumuz ne çok
iyiydi ne de çok kötüydü. Yine de aylak aylak geziyor olsam da karnımın
doyduğu sözde “rahat” bir yaşamım vardı. Bu birçok kişi için güzel bir
hayat tarzıymış gibi görünebilir, fakat tam da o zamanlarda günleri boş
boş geçen, hayatıyla pek bir şey yapmayan bir kişiydim. Aynı dönemde çok
zengin arkadaşlarım da buna benzer bir boşluk içindeydiler.
Burada
ilginç olan şeyse durumu nispeten kötü olan arkadaşlarımın hayata sıkı
sıkı sarılıyor ve bir şeyler başarmaya çalışıyor olmalarıydı. Bunun
sonucunda onlar, hem kısa sürede daha çok şey elde ettiler hem de kendi
ayakları üzerinde durur oldular. Bu olay ilk fark ettiğimde kafamı çok
kurcalamıştı ve beni sonunda kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek için
tamamen aile desteğinden uzaklaşmaya itti. İlk başlarda zor olsa da bu
kararın hayatımı düzene sokmak anlamında verdiğim en önemli kararlardan
biri olduğunu söyleyebilirim.
Unutma, eğer hayatta sahip olduğun tek şey “o kız” ise, ona verecek bir şeyin yok demektir.
Bunun için hemen seçtiğin alanlar üzerinde çalışmaya başla.
Bir sonraki makalede görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...
Harun D.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder